Bu fotoğraf hep hoşuma gitmiştir. Uzun süredir paylaşmak istiyorum. Nasip bugüneymiş…
Yine hayatla ilgili…
For my lover – Tracy Chapman
Two weeks in a Virginia jail
For my lover, for my lover
Twenty thousand dollar bail
For my lover, for my lover
And everybody thinks
That I’m the fool
But they don’t get
Any love from you
The things we won’t do for love
I’d climb a mountain if I had to
Risk my life so I could have you
You, you, you…
Everyday I’m psychoanalyzed
For my lover, for my lover
They dope me up and I tell them lies
For my lover, for my lover
And everybody thinks
That I’m the fool
But they don’t get
Any love from you
The things we won’t do for love
I’d climb a mountain if I had to
Risk my life so I could have you
You, you, you…
I follow my heart
And leave my head to ponder
Deep in this love
No man can shake
I follow my heart
And leave my mind to wonder
Is this love worth
The sacrifices I make?
Two weeks in a Virginia jail
For my lover, for my lover
Twenty thousand dollar bail
For my lover, for my lover
Everyday I’m psychoanalyzed
For my lover, for my lover
They dope me up and I tell them lies
For my lover, for my lover
And everybody thinks
That I’m the fool
But they don’t get
Any love from you
The things we won’t do for love
I’d climb a mountain if I had to
Risk my life so I could have you
You, you, you…
İstanbul içme suyu
Bu sabah bir arkadaşım ailesini telefonda uyarıyordu. Ne derece doğru bilemiyorum. Ama önemsenmeyip geçilecek bir haber değil. O yüzden paylaşmak istiyorum.
"İstanbul içme suyuna civa karışmış. Kullanmayın!" diyordu telefonda arkadaş. Onlar da MTA da çalışan bir Profosörden duymuşlar. Kaynağını bulamadıkları için henüz medyaya bir açıklama yapılmamış.
Eğer bu duyum gerçek ise halkın sağlığını ilgilendiren böylesine önemli bir konuda açıklamayı geciktirmiş olmaları tam bir halk düşmanlığıdır diye düşnüyorum.
Önerim gerçek ortaya çıkana kadar musluktan aldığımız suları içme ve yemek suyu olarak kullanmamak.
Happiness
You can’t rely on other people to make you happy.
Kimse Bilmez
Bulut geçti
Gözyaşları kaldı çimende
Gök rengi şarap
İçilmez mi böyle günde
Seher yeli eser
Yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Bu yıldızlı gökler
Ne zaman başladı dönmeye
Kimse bilmez
Mehmet Güreli
Hepimizin başına gelmiştir… Sana ekte şu dosyayı gönderiyorum diyip dosyayı eklemeden göndere basıveririz. Ondan sonra hadi tüm alıcılara tekrar eposta gönder "öküzlük ettim, dosyayı eklemeyi unuttum" diye falan. Rezillik diz boyu…
Gmail buna önlem olması için akıllıca bir işlev eklemiş. Çok iyi niyetli ve güzel bir işlev.
Ama eksik çalışıyor… İlk defa karşılaştığınızda "Ulan dosya göndermek istemedim ki, nereden çıkarıyosun bunu?" diye bile düşünüyor insan. Olay şu. Kuzen e eposta gönderiyordum. Cümle içinde "bekliyorum" geçiyordu. Gmail bunu "ekliyorum" olarak yorumladı ve aşağıadki mesajı çıkardı…
Tanrım,
Beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir…
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele…
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sukunetini ver .
Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginligi, belleğimde yaşayan akarsuların
melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardimci ol…
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak icin yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak icin durmayı güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret…
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki , yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim…
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır…
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi…
Tanrim,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek icin AKIL ve
Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver…
(HiTiTLERiN M.O.2000 YILINDAKi DUVAR YAZISINDAN ALINMISTIR.)
Management?
In the hands of untalented people this is only Man-agement.
Çalıştığım firmaya önemli ödül…
Netuba’nın verdiği Ticaret Ödülü’nü, bilgi teknolojileri ve yazılım şirketi olan Triodor International kazandı.
Hollanda Türkiye İş Konseyi’nin (Netuba) iki ülke arasındaki ticaretin artmasına önemli katkılarda bulunan kişi ya da şirketlere iki yılda bir verdiği Ticaret Ödülü’nü, güçlü rakipleri Stork ve Euroke’yi geride bırakarak, bilgi teknolojileri ve yazılım şirketi Triodor International kazandı.
15 Aralık 2009 Salı günü Rotterdam Belediye Sarayı’nda düzenlenen törende Triodor International’in CEO’su Atilla Aytekin, ödülünü Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın elinden aldı.
Triodor International CEO’su Atilla Aytekin yaptığı açıklamada "Triodor International’in çok özel bir pozisyonu var. Hollanda ve Türkiye arasında, gerçek köprüyü kurabildiğinin göstergesi olan bu ödül bizim için tabi ki çok gurur verici. Bu köprü fonksiyonunun sadece Türkiye ve Hollanda ile sınırlı olmadığını savunuyorum. Hollanda ve Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlenmesi açısından yaptıkları milyonlarca dolarlık yatırımlarla Euroke ve Stork çok güçlü adaylardı. Triodor International ise BT alanında çalışan tek kuruluştu. İnancımız, motivasyonumuz ve tutkumuz sayesinde bu ödülü aldık" dedi.
İnterpromedya Haber Merkezi
12 Ocak 2010 14:01