Category: Fıkra
Adamın biri California’da bir kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, adam lambayı kumlarn içinden çıkarmış, ovalamış lambayı, harbi harbi cin çıkmış. Adam çok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya
– "Tamam, tamam. Beni lambadan kurtardin vs vs vs… Bu, bu ay içinde dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım, bu yüzden 3 dileği unut. Sadece 1 dilek hakkın var!"
Adam oturmuş ve bir süre düşünmüş ve
– "Her zaman Hawaii’ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok kötü tutar. Benim için Hawaii’ye bir köprü yap, böylece arabayla oraya gidebileyim"
demiş. Cin gülmüş ve:
– "Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik’in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün! Hayır, başka bir dilek düşün"
demiş, Adam:
– "Tamam"
demiş ve güzel bir dilek düşünmeye başlamış. En sonunda,
– "Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi söylerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini, onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum…"
Cin:
– "Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi?"
İki emekli parkta güvercinlere yem atıyorlardı,
Birinci ihtiyar “şu güvercinlere ne zaman yem atsam, siyasetçileri hatırlıyorum” dedi.
Diğer ihtiyar “Neden…???” Diye sorunca ekledi;
“Yerde dolaşırken elimizden yiyorlar, havalanınca kafamıza sıçıyor şerefsizler…!”
Paylaşım için arkadaşım İbrahim UZEL’ e teşekkür ederim…
Denizli’nin horozu
Denizli’de arastirma yapmak icin kamp kuran bir grup universite ogrencisi, kamp yakinina tuneyen bir Denizli horozunun sabahin erken saatlerinde yuksek sesle otmesinden cok rahatsiz olmuslar…
Sabahin korunde ortaya cikan horoz, once dikleniyor, sonra dakikalarca otuyormus… Tabii ekipte ne uyku ne de huzur birakmiyormus. Sonunda sabirlar tukenmis…
Susturmak icin baslamislar horozu kovalamaya… Horoz onde… Gencler pesinde…
Mahalle arasina dalmislar… Kovalamacayi goren, fakat bir anlam veremeyen yasli dede, seslenmis:
– Hey, evlatlar!.. Bu zavalli horozu niye urkutuyorsunuz?..
– Dede, sabahin korunde otmeye basliyor, kampi ayaga kaldiriyor. O yuzden basini kesecegiz!..
– Yaziktir evladim yapmayin!.. demis ihtiyar, birakin, ben onun sesini keserim, bir daha da rahatsiz etmez sizi…
Gencler bunun uzerine kovalamayi birakmislar.
Ertesi sabah, hafif gak – guk sesleri disinda horozdan kayda deger hicbir ses cikmadigini gorunce de sasirip dedeye kosmuslar:
– Yahu dede, ne yaptin da bu horozun sesini kestin?..
Ihtiyar gulmus:
– Kicina zeytinyagi surdum. Horoz kabararak otmeye yeltendiginde, gerisi tutmuyor ki kuvvet alsin… Ancak gak – guk edebiliyor…
Kissadan hisse:
Arkan saglamsa, istedigin kadar kabarir, diklenir, sozunu dinletirsin.
Arkan bir gevsemeye gorsun, ancak gak-guk edersin…
Ahmet Metin ÇİFTÇİ’ ye teşekkürler…